Düşünür-Gezer



        Hangi gün olduğunu unuttuğum bir gün, onca düşünce içimde gül fidesi verirken, hadi pazartesi diyelim, kalabalığın seçici kalabalığa döndüğü o güzel günde, canım şehrimin, İstanbul’un Aynalı Pasaj’ına daldım. Ben mi kimim? Ne önemi var? Bünyamin efendim ismim.


        Bir şiir okumak isterken zihnim, deruni ahenkle yürür zevkim. Kurt nasıl ölüyle, tırtıl nasıl meşeyle beslenirse, işte öyle bizimle beslenir azap. Ama nerden geldik gül fidesinden azaba?
             İçim sıkıntı dolu ve gül fidesi gibi fışkın verdi bu pazartesi günü.

          Bir şiir okumak isterken zihnim, demişim bir de hemen iki üst cümlede, ne iddialı cümle. Yok efendim öyle, ben şiirle tabii ki ilgilenirim, ve zihnim şiir bahçesi, ama bunu iddia olsun diye demedim. Bu sadece cümle. Ben düşünür gezerim. Zihnimin içi düşüncelerini lirizmin dolayımında ilerletir. Düşünce bazen ilerlemez tabii ki. İlerlemediği yerlerde de liriktir benim düşüncelerim. Görmeyi bilirim, önemserim, benim görümle şekillenir şehir. Ben şehrin içindeki estetik nazarım. Önemliyim. Ama ne önemi var bunun derim geçerim. Benim gibi olsun alem. O kadar kara binaların arasında başlı başına bir şehir gibi yükselen pasajlar benim nefes aldığım vahalar. Üstünden ışık alan içinde şık nazarlarla daha şık olan incelikli dükkanlar. Şehrin gül bahçeleri. Bir çiçek açacaksa ismine şer çiçekleri bile desek, ki farkındayım bu tabirde fena halde liriktir- bu pasajlarda filizlenir. Ne beklersiniz efendim şehrin kaba kalabalıklarından sudur edecek çiçeklerden. Beklemeyiniz, bakın. Görün sonrası. Görmek işte benim zevkim. Gördüğümle şekillenir şehir. Aylak biriyim, ama bu aylaklığı damıtılmış ruhumdan besliyorum. Tembel zengin bir aylak değilim, sınıfsız bir aylak hiç değil. Düşünür gezer olmak, şehrin başlı başına varlık nedenlerinden biri olmak gibidir benim için. Ama amaç gibi kurulan cümleler, benden uzaklar. Amaç mı? Nedir efendim bu kelime? Geçiniz. Bakınız ve görünüz. Sonra geçiniz.
            
            Modern zamanlar dediniz, içindeyiz dediniz, benim post modern zamanları da göresim geldi. Sonra bir çağ yangını dedi şair, post truth zamanlara geldik. Şehir yine benim nazarıma muhtaç. Uzun uzun düşünürüm bunları, lirizmini hissederim, mimarisini duyumsarım. Atar damar gibi şakaklarımda gezinir lirik kelimeleri, sonra bakış kuşu olur, bakarım görürüm. Ben modern şehrin içindeyim. Görmeyi öncelerim. İşitmeyi gelenekle bilirim. Mecz ettik hani bir zamanlar post modern diye bir çağda. Gelenekle modern yan yana gelebilir gibi lakırdılar arasında, onunda metinlerini kendime dert ettiydim tabii ki. O da benim şehrimden sudur etti. Biliyorum benim hala yaşayıp yaşamadığımı soruyor birkaç arkadaş, nitelikli şair. Bak buradayım. Sizleri de görüyorum. Görmek devam ediyor. Biçimleri bile var. Yaşıyorum. Ne zevkli azap.

            Gez, göz, sonrası ne idi allasen?, Boş verdim gitti.





Yorumlar

Popüler Yayınlar