Ben harfleri yan yana getirerek devam ederken yoluma, dünya olur.
Üst üste üç gece aynı rüyayı
gördüm.
Üçüncü gece rüya, çeperlerinden
günümün içine sızmaya başladı.
İnandım.
Rüyalar inanmak içindir.
Büyük olaylar olmaya başladı. Çok büyük. Depremler oldu.
Ağaçlar konuşmaya. İnsanlar ölmeye başladı.
İnsanların ölmesi kadar olağan üstü hadiselerin alışkanı
dimağlarla karşılaştım. İçimden acıdım onlara, dangalakta demişimdir. Kayda
geçilsin.
Ölmez mi insan?
Ölmez.
Rüyaları biter belki. Edebiyatı biter belki.
‘belki’si biter belki.
Biten hep olacak. Ölüm demek mi o?
İnsan biter. Ölmez.
Bu kesin kurala uymayan hiç kime yoktur. Konu kapanmıştır. Tartışmak
boşuna. Bu böyle. Nokta.
İki kelimeyi yan yana getirip de bir mecal anlatmaya uğraşan
kişi, kendi yazdıkları olacak diye, kehanet için yazmaz. Edebiyat değil güzelim
o. İlkesizlik.
Ben çok bilmiş bir yazarım. Maalesef ve iyi ki öyle.
Ben harfleri yan yana getirerek devam ederken yoluma, dünya
olur.
Kelimelerimin arası boşluklarda nefes alan ‘yokluk’, diğer kelimeye
geçişle biter. Yokluk bu ispat edemezsin ki. Onu yazamazsın. Yazamadığın zamanlarda
oluşur o.
Dünyaya ne için geldin? Var olmak için değil elbette. Yar olmak
için, sen tuttun uçurum gibi sevdin, senin hatan.
Harfler yan yana gelirken oluşan kainatta, bir de kendine
rastladın, şiir gibi geldi bu sana. Eyvah. Eyvallah. Peki aşka neden gelemedin
be güzelim?
Şiir aşkın ‘ne’yidir. (?)
Aşka gelmek olmaz, aşk varılmaz, içinde olunan ve süreğen bir
yoldur.
Yar olmak için yazmışım(gelmişim) dedim. Ama uçurum gibi aşk
demedim mi? Hata benim. Ki çok güzel.
Ansız’ın gelen hediye, buldum Galip Dede!
‘Birden bire bul aşkı bu tuhfe bulanındır’
Yorumlar
Yorum Gönder