PIRT
‘Anda yedim
üzümü’
‘Credo quia absurdum’
Evvelde bir zamanın üstü.
Sakinlikler ülkesi padişahı kıpkıs-a efend-i gerçek denen hali genişletmek üzerine, hayallerden oluşan bir ülke tasarlamış.
Tasarım olarak san-al
bir hakikatin yolunu saçmalamaya başlamış.
Farkında imiş saçmalayarak ilerlemesi gerektiğini. Saçmanın bilgeliği
diye, karşı ülkenin bilge padişahından duyduğu hikmetli lakırdıları kendine
rehber edinmiş.
İçine, hiç güne ait bir hadise almamayı kendine şiar edinmiş.
Gün-cel onları hapse atacakmış.
Gün-cel denen zebaniye her kim elini uzatsa kaptırdığı yer
döt oluyormuş.
Döt, kalçanın bel ile bağlantılı yerine deniyormuş o
zamanlar. Daha sonra göt Olarak değişmiş.Göt kelimesi daha güzel durmuş sanki . Saçmalık işte.
Saçmalamaya başlayınca bilgelik gelmiş.
Gün-cel zebanisi tehlikelerle dolu hapishanesine tüm dimağları
almaya ahd etmiş.
Zebani, yani cehennem bekçisi. Kıpkıs, cenneti istiyormuş.
Çok verirler.
Uzunların hakkı cennet.
Güneşin hep tepede olduğu zamanların padişahı olmak
istiyormuş Kıpkıs
Böylelikle gerçek kısalığın kendinde olduğu hakikatini
ispatlamış oluyormuş.
Hakikati bulduktan sonra hakikatin bir üstüne geçip, üstüne dötün cevherlerini
sunmak istermiş.
Dötün kaynak olarak gösterildiği
o zamanlarda, etrafa yayılan kokuyu bastırmak diye bir meslek oluşmuş.
Kokuların piri pis buna çok sevinmiş.
Miş te miş
Mış ta mış
Uykuların güzeli gelmiş
Halk uyumuş.
Zorrrrt sesi ile uyanan mahşer kalabalığı pırt sesi ile yine
uyumuş.
Pırt.
Yorumlar
Yorum Gönder