VUR KAZMAYI SİNAN, HAKİKAT FIŞKIRACAK.


      


  Yusuf kuyuya inince bitiyor film. Ya da asıl o zaman başlıyor. Film bitiyor mesel başlıyor, içimizde. Biliyoruz üstelik, kadim bir bilge ile Yusuf’un kuyudan nasıl çıkacağını biliyoruz. Bizim Yusuf’umuz(kimi sinan kimi baba, kimi dede)  kuyusunu kendi kazmak derdinde üstelik. Su bulma pahasına, ‘el alem ne der’ putlarına karşı.  Putları yıkmak ta yapmak ta zor, hele o putlara tapanlar var iken.
          Taşrada olan kalemin,  kâğıda  temas yeri, arzın merkezidir. Yalnız kalmayı salt kendi yalnızlığından güç alarak otoriteyi tepmeyi göze alan bir yazma ameliyesini, sıfır tiraj bir okunma ile hem övüyor hem yeriyoruz. Üstelik çok önemli olduğunu iç murakabelerimizle fark ettiğimiz kitabın – romanımsı ya da bir ebedi türe ait olmasının problematiği olan tür- yayımlanması kocaman bir babayı kazanmaktır, hem de hiç okunmamış olmaktır. 
            Kitapların küf tutmasıdır, okuyan bir neslin yazmakla olan derdi.
        Film mensur. Şiire yaslanmış roman. Üstelik diyologları gelişmiş bir roman.

        Beni hiç yargılamayan köpeğim,  benim kalmayan itibarım ve idaellerim,  kumarım, ve sefaletim. Babayım ben.
       Anlarım ve otorite değilim, evde reis değilim, sadece öğretmenim, oda çocuk bakıcılığından farksızdır eşinin nazarında, kaybedendir. Baba kaybederek var olur.
      Her ne ki yitiğimdir, kuyulardan çıkmaz olur. Belki sudur hayat. Hem kurbağalar bile varken oralarda, sudan haber vermeleri gerekirken onca işaretin, seni kuyunun çölüne bırakır hayat. Gerçeğin çölüne, ve çok romantik bir şövalyalikle kuyuya girersin.

       Kuyuya girmeyi başarmış her Yusuf, kendinin bilgisine erişecektir, sultan olacak yola girmiştir. Biz filmde zindanlarını görmediğimiz ama sezdiğimiz karakterlerle, anlatılan kendi hapislerini sezdiğimiz Yusuflara hayatın kuyular ile başlasın demekliktir.


       ‘Babayı aşmak’ eylemini eline hazır verilmiş bir neslin, babalara gelmesi. Bile isteye kuyuya girmesi.
       Kendi kuyusunu kazması, yusufun rüya görmemesi babasının rüyasında kuyuda yusufun intiharını görmesi. Yusufun yaşaması.     

      Kör kuyularda merdivenli kalmak. Kuyuda susuz, ama azimli, kaybettiğini kendine kazanç olarak yedeklemek. Yazmak, yazmak ve okunmamak.
Halbuki sana ilk emir olarak oku demişken kutsal kitabın.
Sen o kitabı kendi kitabının yayımlanması için mezatta satınca, kutsalı azık yapınca kendine, yol oldu hakikat sana.
Elma ağacının altında, harama dil deydirmişken konuşunca, onca diyalektiğe rağmen hakikatin geveze dili sana kalbinin içini göstermemişken, ben istediğim için var olan Rabb.
Küfür üstelik.
Kuyuya girdi ise Yusuf, ferhat’ dan ders almaya başlamış artık, vur kazmayı hakikatin beline. Su fışkırsın döl niyetine.

Yorumlar

Popüler Yayınlar